Devrim
Mehmet EROĞLU'nu Yakınları, Yoldaşları Anlatıyor:
Savaşmanın şevkini
Düşüncenin hazzını
Yorulmak bilmeyen yüreğini
Düşünüyoruz dostum
Sizinle var olmak güzeldi
Sizinle kavgada yol almak
Tıpkı engin denizlere
açılmak gibi
Diyorlar ki iki yıldız
kaydı GOP'tan
Oysa şafağın kızıllığında
Türkülerimizle, halaylarımızla
Karşılıyoruz sizi.
***
Bir yoldaşı anlatıyor:
«Benim
asıl adım devrim»
Sana hep Memo derdik. Sen
de, "Benim asıl adım Devrim. Devrim deyin bana" diye uyarırdın.
Sene '91. Cibali Lisesinden
birisi sürekli haber gönderip LDG’ye katılmak istediğini
söylüyor. Günler, aylar geçiyor. Sürekli, ısrarla haber göndermesi sonucu
Mehmet'i buluyoruz. Memo, bizi görür görmez hemen
kızmaya başlıyor. "Neredesiniz? Aylardır sizi arıyorum. Neden bu kadar geç
kaldınız?" Tabii biz Memo'yla konuşmaya
başlıyoruz. DLMK'lardan,
her okulda kurulması gerektiğinden vs.den sözediyoruz.
Memo da, zaten bizi aradığı dönem içinde, DLMK'yı alttan alta insanlara anlatmış ve "Hazır, tamam,
kurarız" diyor. 15 gün içinde okulda DLMK, bütün her şeyiyle hazır. Duvar
gazetesi çıkartmak için uğraşıyor. Okulda başka siyasetlerden insanlar da var.
Onlarla birlikte çalışıyor, onları da DLMK'lı yapmaya
çalışıyor.
Annesi olmadığı için babaannesi ve babası büyütmüş Memo'yu. Evin en küçüğüydü. Babası geçmişte devrimci
mücadeleye kısmen katılmış. Yani devrimciliğin zorluklarını biliyor ve Memo'yu engellemeye çalışıyor. Buna rağmen, o bildiği yolda
yürümeye devam etti. Yoldaşlarına çok bağlıydı. Evsiz kalan, karnı aç, bir
ihtiyacı olan kim varsa evine alır, ihtiyaçlarını karşılardı. Bir gün biz dışarıda
kaldığımız için o "siz dışarıda yatarken ben evde uyuyamam" deyip bizimle
birlikte dışarıda kalmıştı. Devrim yoldaş, Ne yapıp edip bir yerlerden para
bulup, giyecek bulup gelirdin.
Akraban olan Veysel Beysüren
şehit düştükten sonra senin o günkü halini hiç unutamıyorum. Sanki eski Mehmet
gitmiş, onun yerine farklı biri gelmişti. Kin, öfke, hesap sorma isteği bir kat
daha artmıştı.
Babaannen, senin sonunda Veysel gibi olacağını
söyledikten sonra "Babaanne, artık devletle aramda bir de kan davası var"
demiştin.
En küçüğümüzdün, kavgada büyüyordun. Darbecilik
döneminde en ağır yükleri taşımaya hazırdın. Darbeye karşı, net, kararlı
tavrında "Bizim Memo'dan bu beklenir" demiştik.
Sen her işe koşardın. Küçük-büyük, iyi-kötü yoktu.
Haksızlıklara, yılgınlığa, kavgayı bırakanlara çok öfkelenirdin. Hatta bir gün
bırakan birini yolda görmüştük. Adamı dövmek için izin istemiştin. Bir an bile
olsa kavgadan uzaklaşmak aklına gelmedi. Çünkü kavgamız senin için hava gibi,
su gibiydi. Yaşının küçük olmasına rağmen kocaman yüreğinle yılgınları,
korkakları utandırdın.
Şehit düşmenden sonra seninle çalışanlar utanıp geri
döndü. Hem öğrenci, hem öğretmen oldun. Çok şey öğrendik, çok şey öğrettin.
Kabına sığmaz coşkun, öfken şimdi düşmanı ininden
çıkartamaz halde. Yoldaşlarımız, Cephemiz senin katillerinin arkasında. İşbirlikçi
hain, sizi katlettiren Altuncu şimdi gezemez durumda.
And olsun ki yoldaş, dökülen kan yerde kalmayacak.
İçin rahat olsun. Her zaman sana dediğimiz gibi; "İçini rahat tut Sevgili Memo.